KÖPRÜLÜ NUMAN PAŞA (1670-1719)
Köprülü Fazıl Mustafa Paşa’nın büyük oğludur. Demirkapılı Fazıl Süleyman, Kayserili Hafız Ahmet Efendi gibi çağının önde gelen alimlerinden ders aldı.Babasının ölümünden sonra bir süre Köprülü ailesinin vakıflarını yönetti.
1696’da ikinci Avusturya seferine katıldı.1700’de padişah II.Mustafa’nın kızı Ayşe Sultanla nişanlandı; altıncı vezir olarak Divan-ı Hümayun’a girdi.Bu tarihten başlayarak Erzurum ve Anadolu beylerbeyliklerinde bulundu.II.Mustafa’nın tahttan indirilmesine yol açan Edirne vakasından (1703) sonra iki kez Eğriboz, iki kez Girit muhafızlığı yaptı.
1710’da Ayşe Sultanla evlendi ve beylerbeyi olarak Bosna’ya tayin oldu.Ancak sonra Bosna’ya gönderilmeyerek Belgrat muhafızlığına tayin edildi.
Köprülülerin silsile halinde memleket idaresindeki ve de Numan Paşa’nın vilayetlerdeki başarıları dolayısıyla halk tarafından sadareti arzu edilmekteydi.Numan Paşa hakkındaki düşünceleri padişah da duymuştu.Bunun üzerine Sadrazam Çorlulu Ali Paşa’nın azledilmesiyle Numan Paşa 11 Haziran 1710’da sadrazamlığa getirildi.
Bu görevde yeterince etkili olamadığı ve adamlarının yolsuzluklarının önüne geçemediği gerekçesiyle iki ay sonra görevden alınarak Eğriboz muhafızlığına gönderildi.1714’de Karadağ’daki ayaklanmayı bastırmakla görevlendirildi.1715’de Belgrat muhafızı, 1716’da Kıbrıs beylerbeyi oldu.Üç ay sonra bu görev de sorumluluğunda kalmak üzere yeniden Bosna serdarlığını gönderildi.Pasarofça Antlaşmasına kadar (21 Temmuz 1718) kaldığı bu sürede Avusturyalıların Bosna’ya yaptıkları saldırıyı durdurmakta ve Zvornik kuşatmasının kaldırılmasında büyük yararlılıkları görüldü.Kendi isteği üzerine yeniden Girit’e gönderildiyse de, adaya geldiğinden kısa bir süre sonra hastalandı ve Kandiye’de öldü.Cenazesi İstanbul’a getirilerek Divanyolu’ndaki Köprülüler türbesine defnedildi.
Numan Paşa dürüst, ağır başlı, riya bilmez, doğruluktan ayrılmaz bir insandı.De Ferriol O’nun sadrazamlıktan çok Şeyhülislamlığa yakıştığını yazmaktadır.Silahtar İbrahim Ağa’nın naklettiğine göre, III.Ahmet Numan Paşa’nın geldiğini haber alınca dizlerindeki ipek yorganı bir şal yorgan ile değiştirir, O’nun hazır olduğu bir mecliste adap ve vakar üzere otururdu.Valilikte bulunduğu yerlerde, düşmanlar kendisinden Hoca Paşa diye bahsederlerdi.Memuriyetine ait haslardan (yüksek rütbelilere ait gelir) hiçbir şey almaz, bütün masraflarını babasından kalan mülklerinin geliri ile karşılardı.
Numan Paşa ölümünde elli yaşını bile doldurmamıştı, fakat çok vilayet ve sancak gezmiş olduğundan, eyalet idaresinde oldukça tecrübeliydi.Bilhassa kelam ilmi ve hadis ilminde çok derin bir ihtisası vardı.Hz Peygamberin hayatları ile İmam Süheyl bin Abdullah Tüşteri’nin nutuklarını toplayarak birer eser yazmış ve bir de mantık kitabı kaleme almıştır.
Kendisinde bir sene sonra vezir olan ve Şeyhülislam Feyzullah Efendi’ye damat olan Abdullah Paşa ile 1718’de aynı rütbeyi elde eden ve zamanın değerli bir şairi olan Esad Paşa Numan Paşa’nı küçük kardeşleriydi.